Sensornet Güvenlik Sistemleri ve Bilişim Teknolojileri
0252 319 0083

Profesyonel Ses ve Görüntü Sistemleri

HI-FI Nedir ?

HiFi, İngilizce'deki "High Fidelity" yani yüksek sadakat kelimelerinin kısaltmasıdır. Bazı teknik açılardan hata payı belirli oranların altında olan (yani HiFi normlarına uygun) ve evde kullanılmaya yönelik müzik sistemleri HiFi sistemler olarak kabul edilmektedir. Ancak HiFi normları oldukça düşük standartlardır, ayrıca teknik ölçümlerle algılanan ses kalitesi arasında bugüne kadar pek bir ilişki saptanamamıştır. Sonuç olarak son yıllarda daha yüksek bir performans düzeyini ifade etmek için High End ve Ultra-Fi gibi iki kavram daha geliştirilmiştir. Ancak bunlar arasında kesin ayırımlar yoktur. Yüksek sadakatle ne ifade edilmek istendiğini daha iyi anlamak için müzisyenlerin icrasından bizim algılayışımıza kadar sesin ne gibi işlemlerden geçtiğine bir göz atmakta fayda vardır:

1. Müzisyenler içinde bulundukları stüdyo veya konser salonunun akustik özelliklerine göre müzigi duyarlar ve icra ederler. Örnegin reverberasyon süresi kisa olan bir ortamda bir müzisyen bir notayi daha kisa süreyle duyar ve müzigin temposunu ona göre ayarlar.

2. Mikrofon adedi, tipi ve yerlestirilisine göre dogrudan gelen ve yansiyarak gelen sesler mikrofonlarca farkli oranlarda, farkli zaman araliklariyla algilanir.

3. Herbir mikrofonun algiladigi ses elektrik enerjisine çevrilerek bir kayit cihazina iletilir ve bu cihaz tarafindan genellikle birer manyetik kayit ortamina kaydedilir. Son yillarda söz konusu sinyallerin çok sayida (Ör: 44100/saniye) örnegi alinarak, tamaminin aslina uygun (analog) olarak kaydedilmesi yerine, tamamini temsil ettigi varsayilan örneklerin kaydedildigi dijital sistemler yayginlasmistir. (Bu sistemlerin ilk ticari örnekleri gelistirildiginde saniyede 44100 örnekle temsil edilen bir sinyalle orijinali arasinda insan kulagi tarafindan fark algilanamayacagi iddia edilmekte idi. Bu sistemleri gelistirmis olan firmalar bugün saniyede 192 bin örnekleme yapan sistemler üzerinde çalismaktadirlar.)

4. Kaydedilen sesler, faydasinin zararindan fazla oldugu kabul edilen ton ayari, reverberasyon etkisi ekleme, sikistirma gibi islemlerden geçirilir. Bunlarin en önemlisi sikistirmadir. Çogu canli müzikte en alçak sesle en yüksek ses arasindaki fark mevcut teknolojilerin kapasitesinden büyüktür. Ayrica ev kosullarinda orijinali kadar yüksek sesle müzik dinlemek pek mümkün olmayacagindan alçak seslerle yüksek sesler arasindaki farkin azaltilmasi anlamina gelen sikistirma islemi uygulanmaktadir. Uygulanmadigi takdirde sesi ya alçak sesleri duyamayacagimiz kadar kismamiz ya da yüksek seslerin bizi, komsularimizi rahatsiz edecegi kadar açmamiz gerekir. Uygulanmasi kaçinilmaz olan sikistirma isleminde çok önemli olan bir husus vardir. Sikistirma islemi her bir ses için ayri ayri yapilmalidir. Ayri ortamlara kaydedilmis sesler birlestirildikten sonra sikistirma yapilirsa müzigin akisi sirasinda ortaya çikan yeni bir ses devam etmekte olan seslerde anlamsiz bir zayiflamaya sebep olacaktir.

5. Bu sekilde islenmis olan sesler stereo bir sistemde sag ve sol kanal dengeli olacak sekilde birlestirilir. Stereo sistemlerin amaci yalnizca iki ses kanali kullanarak insan isitme sisteminin yön algilama becerisinin aldatilmasi ve bu sayede ikiden fazla adette ses kaynagi varmisçasina bir sahne görüntüsü olusturulmasi seklinde açiklanmaktadir. Ancak ayni maliyetle üretilecek iki kanalli bir sistemin tek kanalli bir sisteme göre daha düsük kalitede olmasi kaçinilmazdir. Sonuç olarak sahne görüntüsü elde etmenin müzikten alinan zevke olumlu katkisi olabilecegini bile kabul etsek ses kalitesinin diger açilardan düsmesinden daha önemli bir katkisi olacagi gayet süphelidir. Ayrica kulagimiza çok sayida yerden ses gelmesiyle, o hissi yaratacak sekilde iki yönden ses gelmesi kesinlikle tam ayni etkiyi yaratamaz. Örnegin tüm zil seslerinin bir kanala kaydedilmis oldugu bir stereo sistemi dinledigimizde sanki diger taraftaki kulagimiz tikali gibi hissederiz. Bu nedenle büyük çogunlukla gerçekçi sahne görüntüsünden fedakarlik yapilarak kayitlarin daha rahat dinlenebilir olmasina öncelik verilmektedir. Örnegin sanki davul seti sahnenin bir ucundan digerine kadar uzuyormus gibi bazi zil sesleri sag, bazisi sol, bazisi da ortadan gelecek sekilde kayitlar yapilmaktadir.

6. Yapilmis olan kayitlar evimizdeki HiFi sistemde sese dönüstürülür.

7. Odanin akustiginden de çesitli sekillerde etkilenen sesler kulagimiza ulasir.

8. Beynimiz kulak tarafindan kendisine iletilen sesin özelliklerini o anki ruh halimiz, deneyimimiz, beklentilerimiz, dikkatimiz dogrultusunda seçici olarak algilar ve yorumlar. Örnegin dikkatimizi sesin ne kadar detayli olduguna yönelttigimiz sirada diger özellikleri degerlendiremeyiz. Görüldügü gibi müzigin icrasindan kulagimiza ulasana dek ses önemli degisikliklere ugramaktadir. Kayit islemleri, ve muhtemelen HiFi sistem üreticilerinin tasarim çalismalari sesin aslina sadik kalinmasindan çok, pratikte en rahat ve zevkle dinlenebilir sonuçlari elde etmeye yöneliktir.

Ses Sistemleri Terimleri Sözlüğü

AAD

CD’ler üzerinde bulunan bu tanım kaydın ve master’ının analog formda olduğunu fakat digital olarak saklandığını belirtir. Analog>Analog>Dijital.

AC-3

Daha çok Dolby Digital olarak bilinir.

ADD

Analog olarak kaydedilmiş fakat master ve saklama işlemlerinin dijital olarak yapıldığını anlatan terimdir. Analog>Dijital>Dijital.

Alignment

Genelde pikapların iğnelerinin pikap izlerine ve kol yapısına göre ayarlanma sürecine verilen İngilizce tanımlama. İyi hizalanmamış bir iğne, ses kalitesine kötü etki edebileceği gibi ayrıca plağa da zarar verebilir. Bunun haricinde kaset dekleri içinde hizalama önemlidir. Her ne kadar yeni cihazlarda bu özellik olmasa bile, geçmiş dönemlerde bu cihazlarında okuma ve yazma kafaları manuel olarak ayarlanabilmekteydi.

Amplifikatör

Müzik sistemlerinde ampli, (fransızca amplificateur) yükseltici anlamında kullanılır. Kaynak cihazlardan (CD çalar, pikap gibi) çıkan ses sinyalleri güçlendirerek hoparlörlere gönderme görevini üstlenir. Çeşitli mimariler ve bu mimari özelliklere dayanan sınıflandırmalar mevcuttur. Asıl sınıflandırma transistörlü yapıda olanlar ve vakum tuplu yani eskiden beri Türkçe'ye yerleştiği şekli ile lambalı yapıda onlar. Bunlarla birlikte son yıllarda yaygınlaşan (melez) tasarımlar da vardır. Yine bunlara ek olarak entegre yapıdakiler, giriş/güç katı ayrı kasalar halinde üretilenler ve monoblok (güç amplileri için) şeklinde ana yapıdan bağımsız alt sınıflandırmalar da mevcuttur.

Analog

Dijital olmayan tüm platformlar için kullanılan tanımlamadır. Örnek olarak plak, kaset ve manyetik bant verilebilir.

Anti-skating

Fizik kuralları gereği plak tonearm’ı merkeze doğru iter, bunu önleyebilmek adına kullanılan parçaya ve teknolojiye anti skating denir. Bu karşıt kuvvet uygulayan bir yay sistemi olabileceği gibi özel tasarlanmış ağırlık sistemi de olabilir.

Balanced Connections

Üç pinli XLR konnektörünü kullanan bağlantı şeklidir. Aynı şekilde dijital bir format olan AES/EBU bağlantısı içinde kullanılır. Bu bağlantı da negatif ve pozitif topraklama ayrı ekranlanmıştır. Teorik ses kalitesi standart bağlantıya göre daha yüksektir.

Banana Plug

Hoparlör bağlantısında kullanılan özel bir konnektördür.

Binding post

Hoparlör bağlantı terminallerine verilen isimdir. Kabloları kabul edebildiği gibi, banana plug ve bunlar gibi diğer bağlantı yöntemleri içinde özel olarak üretilmiş şekillerde olanları bulunmaktadır.

Bit

En küçük dijital veri depolama birimidir. DAC’lar tarafından ses sinyaline dönüştürülür.

Bas

Alt frekanslar.

Bas reflex

Bas yani alt frekans seslerin daha inandırıcı olmasına yönelik tasarlanmış bir hoparlör tasarım şeklidir. Hoparlör kabinin yapısı kullanılarak özel tasarlanmış delikler ile (arkada veya önde olabilir) sürücülerin hava ile etkileşimi sonuncunda oluşan basınç kullanılır. Günümüzde bu tasarım çok sıklıkla kullanılmaktadır.

Biamping

Bir hoparlorün beslenmesi için eğer bu tarz kullanım uygun ise, crossover’ın her bir girşinin ayrı amplifikatör ile beslenmesi anlamına gelir. Dolayısıyla hoparlorümüzün arkasında eğer 2 set giriş var ise, her girişe ayrı bir amplifikatör kullanarak sinyal verir isek, toplamda 2 adet stereo power amplifikatör kullanmamız gerekir, eğer ki, monoblok power amplifikatör ile sürmeyi planlıyorsak kullanmamız gereken ampli adedi dört olacaktır.

Biwiring

Biamping ile aynı mantığa sahip olsa da, genelde tek bir amplifikatör kullanılarak uygulanmaktadır. Bir set yerine iki set kablo kullanılarak yapılır.

Blu-Ray

Dokuz büyük elektronik firmasının oluşturduğu konsorsiyumun yeni dijital depolama platformudur. 12cm Blu-Ray diskine, yaklaşık 27GB veri, 13 saat ses ve 2 saat civarında da High Definition görüntü kaydedilebilir.

Bridging (Köprüleme)

Güç artırımı için sisteme bridge (köprü) modunda amplifikatör eklenmesidir. Kullanılacak amplifikatörlerin mutlaka bu tasarıma sahip olması gerekmektedir.

Cartridge (Kartuş)

Dilimizde bir çok farklı tanımlamaya sahip bir kavramdır. Kartuş yada iğne genel olarak en çok kullanılanlardır. Plak üzerindeki izleri okuyan parçadır. MM ve MC olmak üzere iki varyasyonu vardır.

CD Player

CD üzerine kaydedilmiş müzik verilerini okuyarak bunları analoğa çeviren ve amplifikatöre aktaran cihazın ismidir. Bir müzik setinin parçası olabileceği gibi sadece bu görevi üstlenmiş tek cihaz (ki bunlara deck denmektedir) olarak da üretilmektedir. Bileşenleri ise, Kasa, dışarıdan elektriksel etkiyi almaması için özel maddeler ile kaplanmış, alt kısmında titreşim önleyici ayaklar bulunan parçadır. Üst düzey cihazlarda özellikle ayaklar hem cihazın içindeki titreşim azaltılması hemde dışardan gelebilecek titreşimin cihaz içerisinde sese olumsuz etki yapmamasına yönelik farklı maddeler kullanılarak üretilirler. Kauçuk ve plastik bazlı özel maddeler olabileceği gibi, özel metal sivri ayaklarda kullanılmaktadır. Çekmece, CD'yi cihazın içerisine alan özel çekmecelerdir. Basit CD çalarlarda plastik kullanılırken, özel cihazlarda alüminyum gibi farklı metallerden özel mekanizmalar geliştirilmiştir. Ayrıca bazı üreticiler üstten yüklemeli mekanizmalarında ayrıca bir kilitleme sistemi kullanarak istenmeyen titreşimleri yoketmeye uğraşmaktadırlar. Geliştirilmiş en önemli çekmece mekanizması TEAC firmasının geliştirdiği VRDS sistemidir. Motor ve göz sistemi. CD üzerindeki veriler özel bir lazer ışını demeti ile okunurlar. Bu mekanizmanın hareketini sağlayan özel bir mekanizma vardır. Ayrıca CD'nin bağlı olduğu milin çevrilmesi de ayrıca başka bir motor mekanizması tarafından gerçekleştirilir. Tüm bu mekanizmalara elektrik, transformatörler vasıtası ile sağlanmaktadır. Üst düzey cihazlarda bu elektriksel yapı ayrıca izole edilir, mekanizmalara da titreşim önleyici eklemeler uygulanır. Dijital analog çevirim katı. Bir CD çaların en önemli parçalarından bir tanesidir. CD üzerindeki veri amplifikatöre aktarılmadan önce mutlaka analoga çevirilmelidir. Bu kat bu işlemi gerçekleştirmektedir. Şu an 24 bitlik özel çeviriciler kullanılarak ses kalitesinde önemli artışlar sağlanmıştır. Burada analoga çevrilen veriler, farklı kablolama teknikleri ile amplifikatöre aktarılırlar. Bugün için yoğunlukla kullanılan çıkış tipleri: RCA, Toslink ve optik çıkışlardır.

CD

Sony ve Philips tarafından geliştirilmiş ve çok yoğunlukla kullanılan bir dijital veri saklama medyasıdır. Gelişen ihtiyaçlar ile, kapasitenin yetersiz kalması sonucunda yeni dijital platformlar geliştirilmeye devam edilse de, uzun bir süre daha kullanılacak gibi görülmektedir.

CD-text

CD üzerinde kısıtlı bir alan üzerinde albüm ismi, şarkı ismi gibi ayrıntıların kaydedilerek, kaynak tarafından ekranda gösterilebildiği bir teknolojidir. CD’nin veri depolama kapasitesinin azlığından dolayı çok yaygın olarak kullanılamasa da, yeni gelecek dijital kayıt medyalarında benzer bir versiyonunun çok sıklıkla kullanılacağı düşünülmektedir.

CD-transport

CD Transport, günümüzde yaygın şekilde kullanılan standart CD çalarların ilk dönemlerinden beri varolan sorunlarını çözmek amaçlanılarak üretilmiş çok özel ve profesyonel bir cihazdır. Özellikle elektronik devre, transformatör gibi bir çok farklı bileşeni içerinde barındıran tek kasada toplanmış bir CD çaların, tüm bu bileşenlerin birbirleri ile oluşan etkileşimle genel ses kalitesinde bir bozulma yaratacağı teorisinden hareketle, özel hi-fi üreticilerinin bunları birbirinden ayırmaları ile ortaya çıkmıştır.Bilindiği gibi bir CD çaların içerisinde mekanik ve elektronik olmak üzere 2 ana bölüme ayrılabilecek bileşenler bulunmaktadır. Mekanik her bileşenin belli bir titreşim yaydığının prensibinden hareketle özellikle dijitalden analoga çevirim katında oluşabilecek olumsuzlukların önlemesi amacı ile bu mekanik kısmın ayrıştırılması ile üretilir. İçerisinde çekmece denilen yani CD'nin konduğu mekanizma, CD'nin üzerindeki verileri okuyan göz ve lazer ışını üreten elektronik devreler ve bunların hareketini sağlayan mekanizma ve tüm bu bileşenlerin gereksinim duyduğu elektriği sağlayan kablo ve transformatörler tek bir cihaz içine toplanır. Bu cihaz sadece CD'nin üzerine kaydedilmiş veriyi okur fakat hiçbir işlem yapmadan direkt olarak ayrı bir cihaz olarak tasarlanmış D.A.C. yani dijital analog çeviriciye aktarır. Bu bağlantı standart RCA kablolarla yapılabildiği gibi, optik kablolarla da yapılabilmektedir ki, ses kalitesinde belirli bir artışı sağlar. Bu tarz bir sistem minimum iki parçadan oluşur, CD Transport ve D.A.C. katı. Bu çözüm dijital sinyallerin analoğa çevirimi için devrimsel bir çözüm olarak kabul edilse de, çok pahalı ve sadece özel ses sistemi üreticileri tarafından üretilmiş ve yaygınlıkla kullanılmayan özel bir çözümdür. DVD'nin yaygınlaşması ile farklı üreticiler bu medya içinde benzer çözümler üretmeye başlamışlardır.

Class A

Amplifikatör sınıflaması için kullanılır. Çıkıs katında devamlı akım bulunur. Bunun getirisi olarak elektrik sarfiyatı çok yüksektir. Buna karşılık en saf sese sahip oldukları düşünülür. Sesteki bozulma teorik olarak en alt seviyededir

Class B

Çıkış elemanları işlemleri sıra ile yapar. Once eksi, akabinde artı yuklu sinyalleri işlenir. Bu işlem günümüz teknolojisi ile yeterince hızlı yapılamadığından pek kullanılmamaktadır

Class A-B

Çıkış elemanları sinyallerin sadece yarıdan fazlasını işler. Çıkış elemanları Sınıf A'daki gibi tamamen akımla kaplı değildir. Bu sayede Sınıf A'nın dezavantajları ortadan kaldırılmış olur. En çok kullanılan sınıftır.

Coloration

Müzikte özellikle cihazlardan kaynaklanan bozulmalar ve renklendirmeler için kullanılan terimdir. İstenilen bir durum değildir.

Component Video

Her üç video sinyalinin ayrı ayrı taşınması mantığına sahip bir kablolama sistemidir. Özellikle DVD ve görüntü birimleri arasındaki bağlantı için kullanılır.

Composite Video

Tek bir konnektör vasıtası ile video sinyallerinin aktarımını sağlayan kablo türüdür. Genelde sarı renkli bir RCA şeklinde tasarlanır.

Compression (Kompresyon)

Radyo kanalları tarafından kullanılan müzik sinyallerinin özellikle uç frekanslardaki farklılıkları dengeleyen teknolojidir.

Crossover

Aslında bir elektronik devre olup, özellikle hoparlörlerin içerisinde sürücülere gönderilecek frekansların ayrılmasına yarar.

DAB

Digital Audio Broadcasting Özellikle FM ve AM bantlarının doğasından kaynaklanan sorunları yoketmeye ve ses kalitesini arttırmaya yönelik radyo yayın standartıdır. Daha az sinyal istasyonu ile daha kaliteli ve daha fazla veri içeren bir yayın yapılabilir. Ülkemizde de deneme yayınları sürmektedir.

DAC

DAC (Digital to Analog Converter) dilimize dijitalden analoga dönüştürücü olarak çevirilebilecek özel bir tanımlamadır. Özellikle CD'nin ortaya çıkmasından itibaren, bu medyalara kaydedilen verinin dijital olması sebebi ile, verinin analoga çevrilmesi amacı ile kullanılmaya başlanmıştır. Bir CD çaların kasasına monte edilmiş halde olabileceği gibi ayrı bir cihaz olarak da kullanılabilir. Özellikle ayrı kullanım profesyonel cihazlarda karşımıza çıkar. Buradaki amaç CD okuma mekanizmasının mekanik titreşimlerinin ve cihaz içerisindeki diğer elektronik bileşenlerin dijitalden analoga çevirim sırasında etkileşimini minimuma indirmektir. Farklı teknolojilere sahip olsa da, CD, SACD, DVD gibi tüm dijital kayıt platformlarında mutlaka kullanılır. Pulse D.A.C. En yaygın kullanılan, üretimi en basit dijitalden analoga dönüştürücü teknolojisidir. Özel analog filtre devreleri kullanılarak kaynaktan gelen dijital sinyaller analoga çevrilir. Genelde maksimum 16 bitlik çeviricilerdir. Özellikle son yıllarda özellikle zamanlama konusunda çeşitli sorunları bulunduğundan, kullanımı yavaş yavaş sona ermektedir. Oversampling DAC. Geçmiş yıllarda özellikle CD okuyucularda kullanılan 16 bitlik dijitalden analoga dönüştürücü teknolojisinin 24 bit olarak yenilenmiş versiyonudur. Bu sayede çok daha yüksek bir frekans aralığında çevirim yapabilmektedirler. Bu sayede standart bir müzik CD'si bile çok daha detaylı şekilde çalınabilmekte ve frekans zenginliği sayesinde analoga bir adım daha yaklaşılmıştır. Dijitali analoga çevirme teknolojisinin varoluşundan beri bulunan sorunlar hem bu tarz DAC'ların kullanımı hemde farklı yeni teknolojiler ile (özel dış saat üniteleri gibi) büyük ölçüde çözümlenmiştir. Hibrid DAC Farklı dijital-analog çevrim teknolojilerinin bir arada kullanılarak olumlu yanlarından faydalanmayı hedefler. Teoriden öteye gitmemiştir.

DAT

Digital Audio Tape şu an genel olarak sadece profesyonel kullanıcılar tarafından kabul gören bir medyadır. Manyetik bant teknolojisinin sayısallaştırılmış bir gelişmiş versiyonu olarak tanımlanabilir.

DCC

Digital Compact Cassette, Philips tarafından ortaya çıkartılan ve standart kasetlere alternatif olarak sunulan bir dijital kayıt platformudur. Her ne kadar piyasaya lanse edildiği dönemdeki rakiplerinden daha yüksek standartlara ve kaliteye sahip olsa da, hiçbir zaman yaygın hale gelememiştir.

DDD

Dijital > dijital > dijital yani kaydın, mastering ve saklama işleminin tamamen dijital olarak yapılmış olması anlamına gelir. CD kapaklarında tanımlama amacı ile kullanılmaktadır.

Desibel (dB)

Ses basıncında oluşan farklılığın ölçülebilmesi için kullanılan birimdir. Logaritmik bir değer olduğu için daima iki değer arasındaki karşılaştırmadır. Bunun sonucu olarak da, çoğu kez ölçülen güç değeri değişik olmasına rağmen desibel sayısı aynıdır. Müzik sistemlerinde sürücülere 1 metre uzaklıkta ölçülen basınç olarak kullanılır.

Digital output

Dijital sinyallerin harici bir DAC tarafından işlenmesi amacı ile aktarımında kullanılan ve elektriksel karakterli ve optik olarak iki farklı yöntemi olan bağlantı yöntemi.

Distortion (distorsiyon)

Ses sinyallerinde, cihazlar veya diğer çevresel faktörlerden dolayı istenmeyen bozulmalar için kullanılan terimdir.

DLP

Digital Light Processing , özel mikroçipler vasıtası ile görüntü sinyalleri üzerinde yapılan düzeltmeler ve düzenlemelerdir. Oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir.

Dolby 3 Stereo

Ev sinema sistemlerinde sağ ve sol kanala ek olarak centre hoparlörü de devreye sokan standarttır. Günümüzde neredeyse hiç kullanılmamaktadır.

Dolby B, C ve S

Dolby tarafından geliştirilen okuma ve kayıt anında oluşan istenmeyen gürültüleri önleme teknolojileridir. Son geliştirilen versiyonu Dolby S’tir.

Dolby Digital

AC-3 olarak da bilinen ev sineması standardıdır. 5 ayrı dijital ses kanalı ve alt frekanslar için ayrı bir kanal kullanılarak efektler yaratılır.

Dolby Digital Surround EX

Dolby Digital 5.1 olarak bilinen formatın geliştirilmiş halidir. Bu standardın öncekisinden farkı daha gelişmiş bir decorder’in, farklı bir amplifikasyon standartının ve arka merkez kanala bir yada iki adet ek hoparlör eklenmesidir.

Dolby HX Pro

Dolby tarafından geliştirilmiş, kayıt ısırasında daha geniş bir frekans yapınsın daha az gürültü ile kaydedeilmesi prensibine dayanan standart.

Dolby Labs

Özellikle sinema seslendirme ve gürültü azaltma teknolojileri ile tanınan firma.

Dolby Pro-Logic

Dolby surround standartlarına bir ön merkez hoparlörün eklenmesi oluşturulmuş bir standarttır. Bugün için neredeyse hiç kullanılmamaktadır.

Dolby Pro-Logic II

Dolby Pro-Logic’in oldukça geliştirilmiş yeni ve en son varyasyonudur. Özellikle iki kanallı kaynak ve medyalardan gelen sesin çok kanala dağıtılması amacı ile kullanılmaktadır.

Dolby Surround

Ön kanallara ek olarak kullanılan arka hoparlörler ile kullanılmaktadır. Ev sineması formatları içerisinde en ilkelidir. Günümüzde kullanılmamaktadır.

Dijital

Tamamen sayısal veri saklama biçimidir. CD, DVD vesaire gibi medyalar, dijital platformlardır.

Div-X

DivX, üstün sıkıştırma yöntemi ve kalite kaybını en aza indiren tekniğiyle son yıllarda kullanıcılar arasında olağanüstü rağbet görmüş bir dijital sıkıştırma formatıdır. İnternetin hızlanması ile kullanımı çok yaygınlaşmış ve özel okuyucu cihazlar piyasaya sürülmeye başlanmıştır.

Dual mono

Entegre amplifikatörlerin içerisinde sanki monoblok gibi birbirinden bağımsız olarak tasarlanmış olanlarına verilen isimdir.

DTS

Ev sinema sistemleri standartı geliştiricisidir. Dolby Digital standardının tam karşılığıdır.

DTS ES Discrete 6.1

Tek gerçek 6.1 sistemdir. Tüm kanallar bağımsız ve arka merkez kanalı eklenmiştir. Özel bir decoder’a ihtiyaç duyar.

DTS ES Matrix 6.1

Dolby Digital Surround EX’in birebir aynısıdır.

DVD

Digital Versatile Disc – günümüzde çok yaygın kullanılan dijital veri saklama medyasıdır. Yerine geçecek standart için savaş başlamıştır.

DVD A

DVD’nin ses kalitesi arttırılmasına yönelik çalışmalar sonrasında ortaya çıkan format.

Dynamic range

En alt ve en üst frekanslar anlamında bir sistemin veya komponentin verebileceği veya iletebileceği genişlik olarak tanımlanabilir. Bu genişlik sistemin sınırlarını belirler.

Electrostatik Hoparlör

İlk olarak 1956 yılında Quad firmasının sahibi ve tasarımcısı Peter James Walker tarafından üretilmiş, daha sonra bir çok firma tarafından teknolojik anlamda geliştirilmiş, çok özel bir hoparlör türüdür. Genel anlamda bir elektrostatik hoparlörde 3 ana parça bulunur. En önemli parça, diyaframdır. Bu özel plastik bir madde olabileceği gibi farklı maddelerin karışımdan kompozit yapılarda kullanılabilir. Özellikle 2000'li yıllarda farklı kompozit maddelerin bulunması ile bu tarz hoparlörlerde diyaframda oldukça yenilikçi tasarımlar yapılmıştır. Diğer önemli parça ise statörlerdir. Statör, diyaframın iki yanına yerleştirilir. Statörlerde genelde özel çelik levhalar kullanılabileceği gibi, gene farklı metaller de kullanılmaktadır. Özel voltaj yükleyiciler kullanılarak diyafram pozitif şarj edilir. Statörlerde gelen sinyallere göre negatif şarj edilerek farklı kutupların birbirlerini itme prensibine göre diyafram hareket eder. Karşıt güçler çeker, benzer güçler iter. Diyafram sürekli ve pozitif şarjlıdır. Karşıt kutuplarda şarjlı olan statörlerin kutupları sürekli değişerek diyaframı hareket ettirirler.Statörler, amplifikatörden gelen sinyalin, özel trafolarda ters kutuplarda sarj edilmesi ile, belirli bir voltajda elektrik ile yüklenir. Bu yüklemeler ile, gelen sinyal diyaframda itme ve çekme hareketini oluşturur. İşte bu sayede diyaframlar vasıtası ile ses oluşur. Teorik olarak klasik hoparlörlerden çok daha etkili bir tasarım olmasına rağmen üretiminin zorluğu, karmaşık teknolojik yapısı ve üretim maliyetinin yüksekliği yüzünden asla çok yaygınlaşmamış ama özel örneklerinin mükemmel ses kalitesi onları hi-fi tarihinde çok özel cihazlar haline getirmiştir. Şu an özellikle Quad, Martin Logan, Akustat gibi firmalar tarafından üretimlerine devam edilmektedir.

Flutter

Genelde pikaplarda oluşan devir sorunlarına genel olarak verilen isimdir. Devrin çeşitli sebeplerle tutmaması durumudur. Bu soruna çözüm olarak pitch adı verilen potansiyometreler kullanılarak devir tuturulabilir. Aynı sorun kaset deklerinde de yaşanabilmektedir.

Frequency

Bir olayın belirli bir birim zaman içinde hangi sıklıkla tekrarlandığının ölçümüdür. Teorik olarak bas sesler düşük frekansa, tiz sesler yüksek frekansa sahiptir. Normal ibir insanın duyma eşiği, yaşa ve kişiye bağlı olmakla beraber 16Hz to 20kHz.

Front End

Bir sistemdeki sinyal kaynakları (pikap , CD okuyucu vs) için kullanılan İngilizce terim.

HDMI

High-Definition Multimedia Interface. Görüntü, ses, data ve hatta kontrol sinyallerini taşımaya yarayan arayüzdür. Özelikle ses ve görüntü cihazları arasındaki bağlantıyı sağlamak üzere geliştirilmiş yeni jenerasyon bir bağlantıdır.

HDCD

High Definition Compatible Digital – CD’de daha iyi ses standart için geliştirilmiş bir ses standartıdır. Uygun bir kaynak ile kullanılmak zorundadır.

Hertz (Hz)

Frekans ölçü birimidir. Bir Hz bir sinyalin saniyedeki döngüsüdür.

Horn Speaker

Horn tipi hoparlörler, hoparlörler arasında en değişik ve özel tasarımlardan bir tanesi hatta belki de en egzotik olanıdır. Türkçe'ye boru hoparlör olarak çevirilebilir. Makelenin bundan sonrasında horn yerine boru kullanılacatır. Ortaya çıkışları ilk amplifikatörlerin bulunmasına kadar uzanır. 1923 yılında ilk triyod lambaların bulunmasının akabinde bu yükseltilmiş sinyallerin ses dönüştürülmesi amaçlanan bir teknoloji aranmaktaydı. Bulunan ilk çözümlerden bir tanesi boru şekline getirilmiş metal diyaframların, titreşimler üreterek ses vermelerine dayanıyordu. Bu ilk tip borular özellikle eski gramofonlarda kullanılmaktaydı. Bell Laboratuarlarından iki mühendis 1927 yılında daha yenilikçi bir çözüm geliştirmeyi başardılar. Farklı şekilde yüklenmiş elektrik sayesinde anlık oluşan manyetikleşmeler ile ses üretebileceklerini buldular. Hoparlörlerin dönüm noktası budur. İlk dönemlerden bu yana bir çok firma boru tipi hoparlörler üretmiştir. Hatta bir kısmı üretimlerine devam etmekte, bir kısmıda bu teknolojiyi sadece belirli frekansları kapsayan sürücülerde kullanmaktadırlar. Boru tipi hoparlörleri üreten en önemli firmalar, JBL, Altec Lansing, Klipsch, Lowther gibi firmalardır. Bugün bunlara sadece bu konuda üretim yapan özel firmalarda katılmıştır ki, en önemlisi Avantgarde Audio'dur. O yıllardan bugüne teknolojik olarak devamlı gelişerek üretilmiş, en eski hoparlör tipi boru tipi hoparlörlerdir.En basit hali ile oldukça hızlı bir sürücü hoparlörlerden gelen titreşimlerin konik bir boru içerisinde daha fazla basınç oluşturarak büyültülmesi esasına göre çalışır. Konik yapılı şekil ilk ortaya çıktığından bugüne kadar çeşitli değişikliklere uğrasa da, ana şekli çok bozulmamıştır. Bu şekil teorik olarak akustik sinyallerin değişimini sağlamaktadır. Zaten boru tipi hoparlörlerin çalışma şekillerinin esası da budur. En önemli parça sürücü hoparlördür. Genelde bütün frekans değerlerini iletebilen tek bir sürücü özel hoparlör kullanılır. Bu da farklı ünitelerin kullanılmasından genelde daha etkin bir çözüm üretir. Tüm zamanlama hataları ortadan kalkar. Bu sürücünün oluşturduğu ses sinyalleri yani titreşimler borunu içerisinde büyüyerek hoparlörden dışarıya çıkar. Alışılagelmiş bir hoparlör tasarımında da en büyük farkı budur. Standart bir hoparlör üzerindeki sürücüler bu tarz mekanik bir büyütme yapmazlar. Bu büyütme oranın büyüklüğünden dolayı teorik olarak desibel kazançları yüksektir. Bu nedenle Single Ended Amplifikatörlerle sürülmeleri daha uygundur.Boru tipi hoparlörler genelde ses sinyalleri büyütürken bir değişime uğratırlar. Bunun yanısıra belirli bir orandan daha fazla gürültü oluştururlar. Bu sebeple tasarımları ciddi anlamda mühendislik çalışma gerektirmektedir. Bugün bazı hoparlör üreticileri bu sorunları yenmeyi başarmış ve çok hassas cihazlar üretmeyi başarmışlardır. Fakat ürünlerin fiyatları çok yüksek olduğundan yaygınlaşamamıştır. Yüksek hızlı sürücü tasarımındaki sorunlar. Tüm frekans değerlerini mükemmel olarak yansıtabilen bir tasarım neredeyse imkansızdır. Bu nedenle özellikle alt frekans ses sinyallerinin farklı bir hoparlöre üst ve orta frekansların ise tek bir sürücü hoparlörden aktarılması ile bu sorun çözümlenmiştir. Bazı firmalar her üç grup ses frekansını ayrı hoparlörlerden vererek 3 ayrı boru ünitesi kullanmaktadırlar. Sonuçta 1 hoparlör başına 3 adet boru düşmekte ve cihazın boyutları ve ağırlığı inanılmaz hale gelebilmektedir. Diğer sistem bileşenlerinin maksimum kalitede olması gerekliliği. Bir boru tipi hoparlör sürücüden gelen her sinyali büyütür. Eğer bağlı olduğu sistemde örneğin bir dip gürültü var ise, bu gürültüyü de büyüterek rahatsız edici hale getirebilir. Bunu önlemek için tüm sistem bileşenlerinin, kablolama ve hatta elektrik sisteminin özel olarak tasarlanmış olması gerekliliği, parasal değeri inanılmaz yükseltmektedir.

Hum

Özellikle pikap kullanımında oluşan dip gürültüye verilen isim.

Impedance (Empedans)

Elektrik özelliği. Düşük empedans kaynaktan daha yüksek akım gereksinimi duyar. Dolayısıyla yüksek empedans‘ta daha az akım gereksinimi oluşur. Buradan hareketle düşük empedanslı bir hoparlörün amplifikatör tarafından daha zor sürüleceği anlamına gelir.

Line Level

Kaynaktan gelen sinyal eğer ki büyütülmek istenmiyor ise, kullanılan kaynak seçiciye verilen isimidr.

Midband veya Midrange

Orta frekanslara verilen isimdir. Özellikle doğal olması istenilen bir durumdur.

Minidisc

Sony’in geliştirdiği 74dakikaya kadar kayıt yapılabilen dijital medyadır. Çok yaygınlıkla kullanılamamaktadır.

Monobloc (Monoblok)

Bağımsız yani pre amplifikasyon içermeyen tek kanallı güç amplifikatörüdür. Bir stereo sistem oluşturabilmek için iki tane kullanılması gerekir.

Moving coil

pikap iğnesi tipidir. İngilizce Moving Coil kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuştur. Türkçe’ye hareketli bobin olarak çevirilebilir. Özellikle üretiminin maliyetli olması ve beraber kullanıldığı sistemin belli özelliklere sahip olması gerekliliğinden dolayı daha az kullanılan bir iğne türü olsa da, özellikle frekans aralığının genişliği ve yüksek ses kalitesinden dolayı odyofil'ler tarafından tercih edilen bir iğnedir. Bu iğne türünde mıknatıslar sabit durumda olup, iğnenin bağlı olduğu bobinler plak üzerine kaydedilmiş izler sayesinde sabit mıknatıslar içerisinde hareket ederek sinyali üretmektedirler. En düşük ses sinyali üreten iğne tipi budur. Özellikle son yıllarda hareketli bobinlere sahip pikap iğnelerine olan ilgi arttığından dolayı üreticiler, fono katlarında hareketli bobin iğnelere destek vermeyen pre amplifikatörlerle kullanılabilecek yeni bir MC iğne türevini de üretmişlerdir. Bu iğne aynı çalışma mantığına sahip olsa da çıkış hassasiyeti MM iğneler ile aynıdır. Bu sayede kullanımında özellikle 2000'li yıllarda artış olmuştur.

Moving magnet

MM iğne, plak üzerinde basılmış ses izlerini okuyan bir iğne türüdür. Okunan izler sinyal haline gelerek, yükseltilmek üzere fono katına gönderilir. MM iğne özellikle düşük fiyatları ve üretiminin göreceli olarak MC iğnelere göre daha basit olması nedeni ile çok yoğun olarak kullanılmaktadır. Fakat gerek frekans aralığı gerekse de hassasiyet, MC iğnelerden biraz daha düşüktür. Özellikle giriş seviyesi pikaplarda yoğun olarak kullanılırlar. MM iğnelerin ana özelliği, hareket halindeki mıknatıslara sahip olmasıdır. İğne bu mıknatıslara bağlıdır ve sinyaller, bu hareket sayesinde üretilirler. Hareket, iğnenin plak üzerindeki izler yani girintiler sayesinde titreşmesi ile oluşmaktadır. İngilizce’de Moving Magnet kelimelerinin baş harflerinden kısaltmadır. Türkçe’ye hareketli mıknatıs olarak çevirilebilir.

MP3

Günümüzde çok yaygın olarak kullanılan dijital sıkıştırma standardıdır. MPEG 1, layer 3 tanımlamasının kısaltılmışıdır. Özellikle internetin yaygınlaşarak, hızlanmasından sonra yoğun şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

Nicam

Near Instantaneous Compressed Audio Modulation – Özellikle VHS video döneminde kullanılan terim. Ses kalitesinde standart stereo kalitesinden daha yüksek bir standarttır.

Ohm

Akım direnci için kullanılan ölçü birimidir. Hoparlörlerin empedans değerini belirtir. Teorik olarak omajın düşmesi ile daha güçlü hoparlör tasarımları yapılabilirken, amplifikatörlerinde elektrik tüketimi artar.

Oversampling

Dijital analog çeviricilerde kullanılan ve sinyal frekansını yükseltildiği, istenmeyen sinyallerin ise filtrelendiği devre yapılarıdır. Passive

Son yıllarda tekrar yaygınlaşmaya başlayan sinyalin hiçbir şekilde büyültülmesine yönelik parça veya komponent kullanılmayan yapı. Bu sayede teorik olarak seste bozulmanın veya etkinin minimize edildiği düşünülmektedir. Ama pratikte kullanıldığı yapıda kullanılan komponentlerin ile kalitesi ile ilintilidir. Özellikle pre amplifikatörlerde sıklıkla kullanılmaktadır.

Pikap

Pikap, plaklar üzerine kaydedilmiş ses sinyallerini okumaya yarayan kaynak cihazdır. Şasi, kol, tabla, motor ve iğne (MM iğne, MC iğne) ana parçalarıdır. Plak üzerine, üretim aşamasında aktarılmış olan göz ile görülemeyecek kadar ufak girinti çıkıntılar, okunarak ses sinyali üretilmektedir. Genel olarak iki tipi bulunmaktadır:Pikap tablasının motor tarafından direkt olarak döndürüldüğü tipler (direct drive) , motor torkunun tablaya bir kayış vasıtası ile aktarıldığı modeller (belt drive). Günümüzde en çok kabul gören ikinci tipte üretilen modellerdir. Hatta son yıllarda motor ana şasinin dışına taşınarak, oluşabilecek titreşimlerin azaltılmasına yönelik iyileştirmeler de sağlanmıştır.Çeşitli devirlerde üretilmiş plakları okuyabilen farklı pikaplar üretilebildiği gibi genel olarak tüm formatları destekleyen okuyucularda bulunmaktadır. Günümüzde özellikle 45 ve 33 1/3 turluk plaklar daha yaygın olsa da, 78 devirlik plakları da okuyabilen pikaplar bulunmaktadır.

Phono stage veya phono pre amplifier

Her kaynak cihaz (CD çalar, teyp vesaire) bir çıkış sinyali üretir. Bu standart sinyal gücü amplifikatöre giriş yapılarak yukseltilerek hoparlorlere aktarilir. Bu noktada pikapların sinyal gücü tüm diğer kaynaklardan daha azdır. Bu yuzden pikap iğnesinden gelen sinyal önce yukseltilip amplifikatöre o sekilde aktarılmalıdırlar. İşte bu yükseltme işlemi pre amplifikatörler tarafından phono katında yapılmaktadır. Pikaplarda kullanılan MM iğneler ve MC iğneler için farklı yükseltme seviyeleri bulunması gerekir. MC iğnelerin yapılarından kaynaklanan sinyalin daha da az kuvvetli olma ozelligi bu tip iğne ile donatılmış pikapların daha fazla yükseltme ihtiyacına sahip phono katları ile kullanılma durumunu ortaya cikartir

Plak

PVC'den yani termoplastik malzemeden üretilen iki tarafına da kayıt yapılabilen bir dairesel yapıdır. Pikaplarda okunarak, üzerine kaydedilmiş ses izleri dinlenebilir. İlk plaklar 1880'lerde ortaya çıkmaya başladı. Bu dönemlerde ebonit denilen oldukça kırılgan ve sıkıştırması zor malzeme kullanılmaktaydı. 1890 ların sonlarına kadar bu malzemeden yapılmış plaklar kullanıldı fakat Berliener tarafından geliştirilen yeni bir plastik maddenin kullanılmasıyla kırılganlığı önlendi. Ayrıca gene bu yıllarda farklı üreticiler tarafından farklı çaplarda üretilen plakların yerine ilk standartlarda kabul edildi. Böylelikle genel olarak 78'lik denilen aslında dakikada 78,26 devirlik plaklar standart hale geldi. Ülkemizde o dönem için yeni bu üretim teknolojisi ile üretilmiş plaklara taş plak adı verilmektedir. Ayrıca bu yıllarda 16 devirlik bir plakta ortaya çıkmış, fakat pek tutulmamıştır. Aradan geçen yıllar boyunca plak kaydı teknolojisinde çok sayıda yenilik ortaya çıkmasına rağmen plakların yapısındaki asıl değişiklikler 20. yy da olmuştur. Özellikle 78 devirlik plaklarda sadece 4 dakika civarında kayıt yapılabilmesi ve kırılgan olmaları çeşitli arayışları ve araştırmaları hızlandırmaktaydı. işte bu nokta da Amerikan Colombia firması tarafından yapılan çalışmalar sonucunda 33'lük tabir edilen plaklar ortaya çıktı. Bu plakların gerçek devirleri 33 1/3 devirdir. Bu plakların üretiminde özel bir plastik reçine kullanılmaktaydı. Bu sayede kolaylıkla kırılmaları önlendi ayrıca gelişen kayıt teknolojisininde yardımıyla gürültü oranları düşürülerek, müzik kalitesi de büyük ölçüde artırıldı. 33 devirlik plakların hemen ardından 1949 yılında Victor şirketi tarafından 45 devirlik plakların ortaya çıkması ile genel anlamda formatın gelişimi tamamlanmış, özellikle üretim ve üretimde kullanılan malzemenin gelişimi bugün bile sürmektedir.Plak üretimde kullanılan teknoloji özel pres yöntemidir. Özel kristal iğneler ile kazıma yapılarak özgün plak hazırlanır. Bu plağın izleri tam tersi şeklinde özel baskı ile üretimde kullanılacak kalıbın üretilmesinin akabinde özel baskı makinelerinde hammaddenin kalıplara dökülüp, hızlıca soğutulmasıyla üretilir. Yaklaşık 170 derecede kalıplara gönderilen polivinilklorür (plak hammaddesi) soğtularak plak elde edilmektedir. Günümüzde farklı ağırlıklarda üretilen plaklar olsa da en yaygınlıkla 33 1/3 ve 45 devirlik plaklar üretilmeye devam edilmektedir.

PMPO

Peak Music Power, RMS müzik gücünü açıkcası şişirmek üzere kullanılan bir terimdir. Genelde abartılı rakamlar ile belirtilir.

Power amplifier

Kaynaklardan gelen ses sinyalnini preampli vasıtası ile geldiğinde yükseltildiği amplifikatörlerdir. Sadece güç katları bulunur, preamplifikasyon için ayrı bir cihaz kullanılır.

Power handling

Hoparlörlerin bağlanılacak amplifikatör ile sürülebileceği minimum ve maksimum değerleri belirtmek için kullanılan değerlerdir. Genelde iki değer şeklinde belirtilir.

Preamplifier

Preamplifikatör, kaynaktan (pikap, CD çalar gibi) alınan ses sinyallerinin güç amplifikatörüne aktarılmadan önce

kuvvetlendirildiği bir amplifikatör çeşididir. Genel anlamda bir potansiyometre vasıtası ise, ses kontrolünün yapıldığı, güç amplifikatörüne hangi kaynaktan sinyal yollanacağının seçildiği bir mekanizmaya sahiptir. Bunların yanısıra ton kontrolleri (bas ve tiz için), hoparlör balans ayarı gibi çeşitli ek işlevleri de içerebilir. Özellikle 1990'lar ve 2000'li yıllarda ortaya çıkan "sinyal yollarında mümkün olan en basit yapı" felsefesinin getirisi olarak bahsi geçen ek işlevleri içeren tüm düğmeler kaldırılmıştır. Böylelikle sinyal yolunun kısaltılması sağlanmış, mümkün olan en basit hale getirilmiştir.

Progressive Scan

Konvansiyonel TV görüntüsü 2 alandaki cizgilerin taranması ile oluşur. PAL sisteminde 625 adet kullanılır. Progressive Scan teknolojisinde uygun komponentler kullanılarak tüm alandaki çizgilerin bir kerede taranmasıyla gözle görünür bir görüntü sinyali artışı sağlanmaktadır. Şu ana özellikle NTSC sinyallerinin taranması konusunda hızlı bir ilerleme sağlanmış olsa da, PAL konusunda da hızlı bir gelişim süreci yaşanmaktadır.

RDS

Radio Data System: veri aktarımı sistemidir. FM radyo kanalları tarafından RDS uyumlu ekipmanlar kullanılınca ekranda görüntülenebilen kanal ismi ve çeşitli bilgiler için kullanılan kısaltmadır.

RGB

En basit anlamı ile resmi oluşturan Kırmızı, Yeşil ve Mavi renklerin İngilizce baş harfleri kullanılarak oluşturulan kısaltmasıdır.

Sampling rate

Bir dijital platformun sinyali örnekleme hızıdır. CD, DCC ve MiniDisc gibi cihazlar saniye de 44.1kHz ile 44,100 arası örnekleme yapar. Örnekleme oranı dijital bir platformun taşıyabileceği en yüksek frekans oranını belirler.

Scart

Avrupa standardı olarak ortaya çıkan 21 pine sahip ses ve görüntü sinyallerini iki yönlü olarak taşıyabilen bağlantı standardıdır. En kolay bağlantı şekli olduğundan genelde tercih edilmekte, fakat göreceli olarak diğer bağlantı türlerine göre daha kayıplı olduğu varsayılmaktadır.

Shielding

Özellikle ev sineması hoparlörlerinde sık kullanılan bu tanımlama, başta center hoparlörlerin televizyon ekranı üzerinde manyetik ve elektrik etsini önlemeye yönelik bir teknolojidir. Bu forma sahip olmayan hopalör, televizyon yanında kullanılırsa görüntüde bozulmalar oluşur.

Signal-to-noise ratio

Desibel birimi ile ölçülen, ses sinyalinin leveli ile istenmeyen gürültü seviyesi arasındaki orandır. Yüksek rakam, gürültünün daha az olacağını simgeler.

Stylus

Bir pikap kartuşunda, değişebilir kısım stylus olarak adlandırılır. Bu kısım genelde iğneyi ve kartuşa bağlantıyı sağlayan iletken bir kısmı içerir. Kartuşun sadece iğnesinin değişebilmesi çoğu zaman ekonomik bir çözüm olarak karşımıza çıkar.

Subwoofer

Genelde ev sinema sistemlerinde kullanılan ve alt frekans seslerin üretimi için kullanılan hoparlör sistemidir. Genelde aktif yani kendi içinde ses sinyalinin büyütülebildiği bir ampli olan versiyonu kullanılır. Kendi bağımsız amplisine sahip olmayan pasif tipleri de bulunmaktadır.

Super Audio CD

Sony ve Philips tarafından geliştirilmiş Direct Stream Digital (DSD) teknolojisini kullanılarak standart CD’nin yerini alması amacıyla üretilmiş dijital medyadır. Standart bir CD okuyucu ile okunamamakta, bu standartta üretilmiş okuyucular kullanılmaktadır.

S-Video

Renk bileşenleri ve parlaklığın ayrı kanallar ile aktarıldığı bağlantı türüdür. Scart standartına göre çok dahayüksek bir görüntü kalitesi sunmaktadır.

Tape Loop

Özellikle kaset dekleri gibi kayıt yeteneği olan cihazlar için kullanılan devre ve soket sistemidir. Bu sayede herhangi bir kaynaktan, kayıt yeteneği olan cihaza sinyal aktarımı sağlanabilir.

THX

LucasFilm tarafından ev sineması standartlaşmasına yönelik bir terimdir. Sadece özel yeterliliğe sahip ürünlere verilen THX logosu diğer standartların yükselmesi ile şu an için çok kullanılmasa da, özellikle firmaların amiral gemisi cihazlarında kullanılmaktadır.

THX Ultra

THX laboratuarları tarafından Dolby Digital Surround EX sistemine verilen isimdir. Aynı terim DTS-ES içinde kullanılabilir. En önemli özelliği arka kanalda çift hoparlör kullanılmasıdır.

Treble

Yüksek frekanslardır. Tiz olarak frekans olarak Türkçeleştirilmiştir. .

Triamping

Bi amplingle aynı mantık olup sadece üç yollu hoparlörlerde bu bağlantıya uygun girişler var ise kullanılabilir. Her sürücü ayrı bir ampli ile beslenmekte olup çok masraflı olmasından dolayı kullanılmamaktadır. Bu bağlantı şeklinde üç adet stereo power ampli veya altı adet monoblok power amplifikatör kullanılması gerekmektedir.

Tweeter

Ozellikle tiz veya yüksek frekansları üreten hoparlör sürücüsü tipidir.

Vacuum Tube

Hi-Fi terminolojisinde lamba. Aslında İngilizce'den vakumlu tüp olarak çevrilebilecek olan terim zamanla değişerek lamba olarak yerleşmiştir. Müzik sistemlerinde özellikle amplifikatörlerde bir yükseltme ünitesi olarak kullanılmaktadır. Elektrotlar, vakumlanarak havası alınmış cam tüp içerisinde bulunur, filaman yardımıyla ısıtılan elektrotlar elektron yaymaya başlarlar. Anot ve katot arasındaki bu elektron akışı sayesinde sinyaller yükseltilir.Son yıllarda amplifikatörler dışında, CD okuyucular gibi çeşitli kaynak cihazlarda da kullanılmaya başlanmıştır. Uzun yıllar farklı ülkelerde üretildikleri için, hemen her ülkede farklı kod sistemleri kullanılır. En çok bilinenler, Amerikan ve Avrupa kod sitemleridir. Bu kod sistemlerinin birbirine çevrilmesi amacıyla tablolar kullanılmaktadır. Ayrıca bu kodlar lamba hakkındaki ana karakteristikleri ve soket tiplerini de verir.Ortaya çıkmasından itibaren vakumlu tüpler çeşitli elektronik cihazlarda da kullanılmaya başlandı. İlk olarak askeri iletişim araçları (telsizler) ve hastanelerdeki kimi cihazlarda kullanılırken, zamanla kullanım alanı genişledi. Ses sinyalinin yükseltilebileceğinin bulunması ile hifi alanında da kullanılmaya başlanmış ve transistörler keşfedilene kadar kullanımda kalmıştır. Transistörlerin yaygınlaşması ve ucuzlaması sonucunda bile tamamen ortadan kalkmamış, bu yapıya sahip ekipmanların üretimi devam etmiştir. Özellikle Hi-Fi sektöründe sıcak ses verdiği için günümüzde de kullanılmaya devam etmektedir. Bazı modern ekipmanlarda rastlamak olasıdır. Dünya çapında önemli fabrikalar lamba üretimine devam etmektedir. Örnek olarak, Rus savaş uçaklarından Mig-29'un iletişim sistemlerinde hâlâ lamba kullanılmaktadır.Lambalar içlerindeki plakaların sayılarına göre isimlendirilirler. Bu plakalar aslında elektrottur. Örneğin triyodlarda üç elektrot, diyotlarda ise iki elektrot kullanılmaktadır. Bu şekilde latince olarak isimlendirmeleri yapılmıştır. Farklı kullanım amaçları için farklı özelliklere sahip lambalar üretilmiş olup, sinyalleri çeşitli oranlarda büyütebilen farklı çeşitleri olabildiği gibi, elektrik akımını düzenleyenler de bulunmaktadır.

Watt

Müzik sistemleri için güç ölçüsü birimidir. Fazla olmasından ziyade, kalitesi önemli olmasına rağmen genelde hep yüksek watt’lı sistemlere talep oluşur.

Wavelength

Bir ses dalgasının uzunluk birimidir.50 Hz’deki bir sesin waveleght’i 6,9m civarındadır.

Çözünürlük Teknolojileri

Çözünürlük nasıl hesaplanır, Çözünürlük grafikleri hakkında bilgiler, Çözünürlüklerdeki sayılar ne ifade ediyor? Televizyonlar başta olmak üzere monitörler, video kameralar, dijital fotoğraf makineleri Tablet PC’ler, cep telefonları ve daha pek çok teknoloji cihazda adı geçmektedir. Ekran görüntüsü olan her cihazda artık çözünürlük ifadeleri yer almaktadır. Ekran boyutuna göre farklı çözünürlük ifadelerinin yer alması ve her geçen gün yeni yeni terimlerin çıkması kullanıcıları işin içinden çıkılmaz bir hal aldırmasına neden olmaktadır. bu makalemizde kışça çözünürlük konusuna değineceğiz. Çözünürlük, ekrandaki görüntünün veya yazıcı tarafından basılan şekillerin netliğ olarak tanımlanır.

Çözünürlükte Genişlik x yükseklik

Ekranların desteklediği en yüksek çözünürlük, genellikle genişlik x yükseklik şeklinde ifade edilir. Laptop ekranlarının çoğu 1280x800 civarlarında çözünürlüğe sahipken büyük PC ekranları 1680x1050'den yüksek çözünürlüklere sahip olabilir. Dijital fotoğraf makinelerinde çekilen fotoğrafların bu oranları çok daha büyüktür. Ekranda baktığınız zaman aslında bu fotoğraf küçültülmüş olur ve daha net görüntülenmesini sağlar.

SD, HD Ready ve Full HD Kavramaları Nedir

SD, yani Standart Definition, genellikle PAL veya SECAM bölgelerindeki 576i ekranları veya NTSC bölgelerindeki 480i ekranları tarif etmekte kullanılan bir terimdir. SD ekranlar, 480p, 720p veya 1080p değildir.

Full HD, 1080p çözünürlüklü ekranları tarif etmekte kullanılır. HD Ready ile Full HD arasındaki fark, bölgeden bölgeye değişmektedir. Bir televizyonun HD Ready etiketini taşıyabilmesi için Avrupa'da 720 yatay çizgiyi gösterebilmesi gereklidir.

720p, 1080p ve 1080i Nedir

Modern televizyonlarda kullanılan bu terimlerde harften önce gelen sayı, ekranda gösterilebilen yatay çizgi sayısını gösterir. 720p, 720 yatay çizgiye, 1080p ve 1080i ise 1080 yatay çizgiye sahiptir.

16:9 ekran oranına sahip bir 1080p ekran, 1920x1080 piksel çözünürlüğüne sahip olacaktır.

1080p ve 1080i Arasındaki Fark Nedir

1080p ve 1080i arasındaki fark, resimleri gösterme biçiminden kaynaklanır. 1080p, resimleri göstermek için "progressive" yöntemini, 1080i ise "interlaced" yöntemini kullanır.

Progressive ekranlar, çerçevelerden faydalanır. Bir çerçeve, tam anlamıyla işlenmiş bir resimden oluşur. Görüntüyü durdurduğunuzda, sadece bir kareye bakarsınız. Yani 25FPS'lik bir görüntüde 25 farklı resim gösterilir. Interlaced ekranlar ise oldukça farklı bir çalışma mantığına sahiptir. Bu ekranlarda tüm resim yerine resimdeki çizgilerin yarısı yenilenir. Bu ekranlarda saniyedeki kare sayısından bahsetmek pek anlamlı değildir, çünkü ekran hiçbir zaman "tam bir kare" göstermez.

Projeksiyon Cihazı Nedir

Projeksiyon cihazı, içinde bulundurduğu lamba (ışık kaynağı) sayesinde, harici bir kaynaktan (bilgisayar, medya oynatıcı vs) aldığı video sinyalleri aracılığıyla elektronik ve optik donanımlar kullanarak ışığı filtre eder veya polarizasyonunu değiştirerek görüntü oluşturur. Işık kaynağı (lamba), lens ve elektronik elemanlardan oluşur. CRT, LCD, DLP gibi farklı görüntü elde etme teknolojilerine göre adlandırılır.

Projeksiyon Cihazında Görüntünün Oluşum Aşamaları

-Işık kaynağından yola çıkar

-Yoğunluk ayarlayıcı filtrelerden geçer

-Renkler ayrıştırılır

-Ayrıştırılan renkler yansıtılır

-Birleştirici tüpte toplanır ve prismada son şeklini alır

-Lens yardımıyla yansıtılır.

Burada renklerin ayrıştırılmasında, ışığın lense yansıtılmasında farklı teknolojiler kullanılır, yada renklerin kaç kontrolcü ile ayrıştırıldığına göre teknolojiler yeni adlar alır.

Projeksiyon Cihazını tanımak için kullanılan teknolojileri bilmek gerekiyor. Ancak teknolojiler arasındaki farkı anlamak için bazı temel bilgiler edinmemiz gerekiyor.

Piksel Mantığı

Tüm görüntü elde ettiğimiz cihazlarda olduğu gibi projeksiyon cihazında yansıttığımız görüntü piksellerden oluşur. Piksel dijital olarak işlenmiş en küçük parçadır. İşlenmiş binlerce hatta milyonlarca piksel görüntüyü oluşturur. Bir resmi açtığımızda zoom yaparsak pikselleri rahatlıkla görebiliriz, her piksele ilgili renkler işlenir ve birleşmesinden görüntü oluşur.

Projeksiyon Cihazlarının Temel Özellikleri

1 - Görüntüleme teknolojisi,Pikselleri oluşturma yöntemimize göre farklı teknolojiler geliştirilmiştir. LCD, DLP teknolojiler gibi...

2 - Çözünürlük

Bir projeksiyon cihazındaki en önemli özelliklerden biridir. Yatayda ve dikeyde kaç piksel olduğunu bize söyler... Piksel sayısı arttıkça görüntü kalitesi ve ayrıntılar o kadar artar. Full HD dediğimiz cihazlar 1920x1080 adet pikselden oluşur. Günümüzde 4K yada Ultra HD denilen teknolojiler Full HDx4 diyebiliriz yani 7680x4320 adet pikselden oluşur.

3 - Işık Gücü, Parlaklık, Brightness

Işığın olmadığı yerde görüntü oluşamaz, her projeksiyon cihazında kaynak olarak lamba kullanılır. Beyaz ışık prizma deneyinde olduğu gibi gökkuşağı renklerine ayrıştırılabilir... Ortamın karanlık-aydınlık durumu, projeksiyon ile perde arasındaki mesafe, perdenin boyutu, projeksiyon cihazı seçiminde rol oynayan önemli faktörlerdir ve buradaki değişkenler ışık gücüne karar vermenizde etkili olur.

Işık Gücü Kontrast

4 - Kontrast

Kontrast renkler arasındaki zıtlık anlamına gelir, projeksiyon cihazı içerisindeki renk işlemci donanımları, prizmatik donanımlar, membranlar görüntü kalitesini belirler. Yüksek kontrast kırmızı bir elmayı ne kadar doğal tonlarında görebileceğinizi gösterir. Yada ekranda siyah olması gereken alanların ne kadar siyah olacağını gösterir. Yüksek kontrast ışık yansımalarını engeller ve koyu siyahların oluşmasını sağlar.

Projeksiyon cihazlarının farklı özelliklerde sesi alacak, görüntüyü aktaracak girişleri mevcuttur. Yakın zamana kadar mutlaka harici bir kaynak (bluray oynatıcı, ps3, medya oynatıcı) isteyen projektörler, şimdilerde USB'den direk oynatabildiği gibi dahili hafızası olan modeller de mevcuttur. Hoparlörü sayesinde ses çıkışı da alabilirsiniz.

Ayrıca projeksiyon cihazları kullanım alanına göre farklı ek özellikler de içerebilir, örneğin okullarda akıllı kalemiyle birlikte akıllı tahta işlevine sahip projektörler olduğu gibi, konferans salonlarında değiştirilebilir lense sahip projektörler de kullanılabilir. Ultra kısa mesafe, kısa mesafe projeksiyon cihazları yakından büyük ekran almak isteyen kullanıcılar için uygundur.